Dinler ticari bir meta oluyor
Bismillah diyen bardak, kabir azabından koruyan kefen, hırsızları evden uzaklaştıran dua, balona okunmuş hatim, aldıkça Bilal’i Habeşi sevindiren çörek otu, nalı şerif tıpkı basımı, kısmet açan hilyei şerif gibi dini bir şey katıp mal ve malzeme satmak gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Uydu kanalları din ticarethanesine dönmüş.
Buna hatim ücreti, Yasin’i şerif ücreti, cenaze namazı kıldırma ücreti, sala okuma ücretini de unutmadan ekleyelim.
Aynı sıkıntı hıristiyanlık için de geçerli. Kilise girişlerinde bir liralık mumun on liraya satılması, Hazreti İsa’nın resmi diye kiliselerde satılan resimler, kabartmalar, Hazreti Meryem’in resmi, Hıristiyan azizlerinin resimleri, haç gibi herşey… Yine kilisenin cenaze sahiplerinden aldığı fahiş ücretler, nikah merasimi yapan papazın istediği korkunç meblağlar vesaire vesaire…
Yoga öğretisinin ise ticarete dönüştüğünü yakın zamanda bir yogiden öğrenmiş oldum. Yoga tişörtü, yoga topu, yoga minderi, yoga havuzu, yoga bilekliği, yoga seti, yoga öğreniyorum seti vesaire vesaire…
Hindistan’da birbirinden bağımsız binden fazla din ve her dinin adına para toplayan rahipler…
Bu süreçte tüm dinler zarar görüyor. En fazla talep ise malesef yaratıcı fikrini kabul edip dinleri inkâr eden deizm düşüncesidir. Yahudilikten, hıristiyanlıktan, Budizm’den ve yanlış öğretilen İslamdan kaçanlar soluğu deizmde alıyor.
Deizmi güçlendiren tek sebep elbette dinin bir ticaret olarak sunulması değildir. Ama din tacirleri dinlerinin reklamını en çok yapan kitledir.
Peki, din ticarete nasıl alet edilir?
Elli liralık gümüş bir yüzük üzerinde Allahın isimlerinden biri yazıldığı için yüz liraya satılıyorsa din ticarete alet edilmiştir. Elli liralık kefen üzerinde dua yazıldı diye 350 lira oluyorsa din ticarete alet edilmiş demektir.
Bakınız Bakara Sûresi 79. ayet ne diyor?
Murat Padak
Henüz yorum yapılmamış.