Kendimizi bir hesaba çekelim. Biz bunun neresindeyiz?
Peygamber efendimizin neredeyse her anından haberimiz var.
Yediğinden, içtiğinden, kiminle evlendiğinden, hangi elbiseyi giydiğinden, hangi yemeği az veya çok sevdiğinden, nelerden hoşlandığından ya da nefret ettiğinden aşağı yukarı haberimiz var.
Öyle ki, sadece Kuran’da bile yüzlerce ayet ondan bahsetmektedir. Yirmiye yakın yerde de uyarılmış, aynı şeyleri yapmaması emredilmiştir.
Mal varlığı göz önündeydi. Peygamber olduğu zaman sahip olduğu mal varlığı ile vefat ettiği zaman sahip olduğu tüm mal varlığı ortadaydı. Hatta Kuran bir kaç ayette ganimet mallarına karşı hassas olması gerektiğinden bahsetmiş, “bir peygamberin devlet malından aşırması yakışmaz” diyerek uyarı bile verilmiştir.
Peygamber efendimizin her anı bizimle paylaşılmıştır. Gizli saklı bir ibadeti yoktu. Gizli saklı bir mal varlığı da yoktu. Onu eleştiren batılılar ne onun mal varlığını eleştirmiş, ne onun evliliklerini eleştirmiştir.
Hazreti peygamber devletin tüm imkanlarına sahip olmasına rağmen bir hurma tanesi dahi zimmetine geçirmemiştir. Torunlarından Hazreti Hasan daha çocuk iken zekat malı olan bir hurma yerken peygamber efendimiz onun ensesine vurmuş ve o bir hurma tanesini bile kendi ailesinden birisine yedirmemiştir. Ganimet malı, zekat ve sadakalar direk olarak ona teslim edilirdi. Ama bir hurma tanesini bile eksiksiz olarak hak sahiplerine verirdi.
Böyle bir peygamberin ümmetiyiz. Onunla iftihar ediyoruz. Peki, biz de hazır mıyız tüm mal varlığımızın nerden geldiğini göstermeye? Gizli açık mal varlığımızı dökmeye hazır mıyız? Her anımızı paylaşmaya hazır mıyız? İnsanlara vaaz-nasihat ederken kendimiz tersini yapıyorsak bunun deşifre olmasına hazır mıyız?
Bize basit bir görev tevdi edildiği zaman mal varlığımız nasıl da artıyor! Hediyeler, rüşvet kabilinden bağışlar ve ikramlar, beş yıldızlı otellerde gecelemeler, lüks lokantalardan yemek yemeler, bedavadan gezme ve tozmalar, devletin imkanlarını çarçur etmeler…
Peygamber efendimiz devlet memuru olan zekat memuruna şöyle buyurdu: “Sen evinde otursaydın insanlar sana bu hediyeleri verir miydi?”
Peygamber efendimizin durumunu anlatmaya gerek yok. Öyle ki, nasıl yıkandığı, hangi durumlarda yıkandığı, ne kadar suyla yıkandığı gibi tüm detaylar bize aktarılmıştır.
Kendimizi bir hesaba çekelim. Biz bunun neresindeyiz?
Murat Padak
Henüz yorum yapılmamış.