Sünnet’e uygunluk mu sevap mı?
İki sahabe bir yolculuğa çıktı. Namaz vakti girdi. Yanlarında su yoktu. Teyemmüm edip namazlarını kıldılar. Vakit henüz çıkmamışken su buldular. Bunlardan biri abdest aldı ve namazını yeniden kıldı. Diğeri de namazı yeniden kılmadı.
Sonra peygamber efendimizin yanına gelip olayı anlattılar. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, namazını yeniden kılmayan kişiye: “Sünnet’e uygun davrandın. Namazın tamamdır,” dedi. Diğerine de: “Sana da iki kat sevap vardır,” buyurdu.
Ebû Dâvud 338-339 nolu hadis
1- Sahabe efendimiz anlık gelişen bir olay karşısında içtihat etmişlerdir. Bu içtihat usul kitaplarında geçen içtihat etmek için şu şartlar gerekir diye bahsedilen şartları taşımamaktadır. Normal, ani, kendiliğinden gelişen bir olay karşısında iki sahabenin aldıkları bir karardır.
2- Anlık gelişen ve soru sorma imkanı olmayan durumlarda içtihat edilebilir. Ancak sonradan bunu tashih etmek için bilen birine sormak lazım.
3- En önemli madde burasıdır. Sünnet’e uygun olması yani peygamber efendimiz kolaylık ilkesi gereği kendisinin başından böyle bir olay geçecek olsaydı böyle yapardı demektir.
Fakat isteyen kişi kolaylık ile amel etmeyebilir. Ruhsatı değil azimeti esas alabilir. Hadisten anlaşıldığı kadarıyla Sünnet’e uygun olanın sevabı diğerine göre daha azdır. Bu durum Sünnetten farklı olup da sevabı daha fazla olan bazı şeylerin olabileceğini gösteriyor.
Hadisten, kolaylık ile etme ilkesi gereği hayatta her şeyin sevap endeksli olmaması gerektiğini de gösteriyor. Bazı amelleri işlemek zordur. Ama sevabı daha fazladır. Fakat Sünnet’e uygun olan ise zor olan ile değil kolay olan ile amel etmektir.
Allah teâlâ en iyi bilendir.
Murat PADAK
Şanlıurfa Diyanet Eğitim Merkezi
Eğitim Görevlisi
Henüz yorum yapılmamış.