Murat Padak | Kişisel Web Sayfası

Hadis konusunda insanlar kaç kısımdır

Hadis konusunda insanlar kaç kısımdır
1- Hadisleri tamamıyla kabul etmeyenler. Bunlara göre Kuran yeterli bir kitaptır. Hadislerin peygambere aidiyeti yoktur. Ona ait olsa bile o sadece elçidir. Onun sözü onu ve onun çağındakilerini bağlar.
2- Hadisleri tamamıyla kabul edenler. Bunlara göre hadisin zayıfı, haseni, mevzu olanı önemli değildir. Hadis hadistir. Hepsini alırlar.
Bu iki kısım sonuçları itibariyle aynıdır. Biri diğerinin tetikçisidir. İkisi de zararlıdır. Biri doğru yanlış herşeye karşı, diğeri de doğru yanlış hepsini kabul ediyor. İkisi de ülkemizde cahiller arasında gittikçe yaygınlaşıyor.
3- Hadisleri; akla uygun olması gerekir, diye kategorize edenler. Bunların tek kriteri akla uygun olmasıdır.
Ancak bunların problemi şudur ki, kimin aklına uygun olması gerekir? Kendi aralarında bile anlaşamadıkları için bir hadis birinin aklına uygun iken diğerinin aklına uygun olmayabiliyor. Ayrıca akıl içinde yaşadığı toplumun kültürüne göre şekillenir. Örneğin otuz yıl önce 15 yaşlarında olan birinin evlenmesi o günün aklına uygun iken bugün akla uygun değil. Yani aklın sabiteleri görecelidir.
4- Hadisleri; Kuran’a uygun olması gerekir, diye kategorize edenler. Bunlara göre Kuran’ın bir mantığı var ve hadisler bu mantık ile çatışmaz. Çatışan hadisler uydurmadır.
Ancak burdaki en büyük problem şudur: Kuran’ın mantığı nedir? Kuran’da yüzlerce ayet salt akla uygun değildir. Akıl her şeyi idrak edemiyor.
Bunlar Kuran’da karşılığı olan ama akıllarına uygun görmedikleri hadisleri bile kabul etmezler. Kendi ilkelerini kendileri çiğnerler.
Örneğin Kuran’da bir sürü mucize örneği var. Hadislerde de mucize örnekleri var.
Normal şartlarda hadislerde geçen mucizeleri kabul etmeleri gerekirken bu kurala uymayarak Kuran’da geçen mucizeleri zorlama teviller ile reddederler. Bunun doğal sonucu olarak mucizenin olduğunu söyleyen hadisleri de reddederler. Örneğin Hazreti Musa’dan sadır olan ve Kuran’da geçen tüm mucizeleri basit doğa olayları ile izah ederler. Ancak hadislerde ise direk ret yolunu tercih ederler.
Kuran’da şefaat var. Hadislerde de var. Kuran’daki şefaati Tevil ederler. Hadislerdeki şefaati ise kökten reddederler. Gerekçeleri ise Kuran’ın mantığına uygun değil.
Kuran’da peygamberin haram etme, helal kılma yetkileri olduğu geçer. Hadislerde de geçer. Kuran’da geçen net ifadeleri Tevil ederler. Ancak hadislerdeki örnekleri ise direk reddederler.
Kısacası hadisin kabulü için öne sürdükleri Kuran’a uygun olması gerekir kuralı tuzaktır. Şaşalı, çekici bir kural gibi duruyor ama aslında bu kural ile hadis kıyımı yapıyorlar.
Şunu yapsalardı sıkıntı olmazdı. Ayetlerde geçen ifadeleri Tevil ettikleri gibi hadislerde geçen ifadeleri de Tevil etselerdi hiç bir sıkıntı olmazdı. Bu tevilleri en sahih hadisler için bile yapmış olsalardı hadis inkarcıları olarak bilinmezlerdi.
5- Hadisleri; sıhhat durumuna göre kategorize edenler. Bunlar hadisleri Mütevatir ve Âhad diye ikiye ayırır. Âhad hadisleri de Sahih, Hasen ve Zayıf diye üçe ayırır. Bunların her biri için ayrı ayrı şeyler söylerler. Örneğin itikad ile ilgili bir Hadisin en azından Sahih olması gerektiğini söylerler. Zayıf hadisler dinde delil değildir. Sadece terğib ve terhib (Teşvik ve Uyarı) konularında kabul ederler.
Bu kısımda olanların ihtilaf noktaları: birine göre Sahih olan hadis diğerine göre Sahih kabul edilmemesidir. Temel konular hariç teferruatta ihtilaf ederler.
Ehli Sünnet Vel Cemaatin genel ilkesi budur. Ancak Ehli Sünnet Vel Cemaatin adını kullanarak ikinci kısımda olduğu halde bu kısımda olduğunu iddia edenler yüzünden bu grubun adı kötüye çıkmıştır.
Murat PADAK
Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz