Murat Padak | Kişisel Web Sayfası

Hadislerden eğitimcilere ve öğrencilere bazı tavsiyeler

Hadislerden eğitimcilere ve öğrencilere bazı tavsiyeler

مَا ضَرَبَنِي وَلَا كَهَرَنِي وَلَا سَبَّنِي، مَا رَأَيْتُ مُعَلِّمًا قَبْلَهُ وَلَا بَعْدَهُ أَحْسَنَ تَعْلِيمًا مِنْهُ،

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem beni dövmedi, azarlamadı ve bana sövmedi. Ben ne ondan önce ne de sonra ondan daha iyi bir öğretici görmedim. (Nesaî 1218)

  • Öğretmen öğrencilerin sevabı kadar sevap alır.

Bu müjdeyi peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem vermiştir.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim bir ilim/bilgi öğretirse o bilgiyle amel edenlerin sevabı kadar onu öğretene de verilir. O bilgiyle amel edenlerin sevabından hiçbir şey de eksilmez. (İbni Mace 240)

Açıklama: Bu Hadisi Şerif’e göre ilim öğreten ile öğrenen arasında sevap ortaklığı vardır. Öğrenci bu ilimle amel ederse kendisi sevabını aldığı gibi, hocası da ondan sevap alır. Hocasının aldığı sevap, öğrencisinin sevabını eksiltmez. Bu durum zincirleme bir şekilde devam eder. Ne kadar çok öğrenci yetiştirirse o kadar sevap alır. Başka bir hadisi şerife göre kıyamet gününe kadar bu şekilde devam edecektir.

  • Meleklerin ilim öğrencisinden duyduğu memnuniyet ve canlıların âlimler/eğitimciler için dua etmesi

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Melekler ilim öğrencisinden memnun oldukları için onun üzerine kanatlarını gererler. Âlim için göktekiler, yerdekiler ve denizdeki balıklar bağışlanma talebinde bulunurlar. (Ebû Davud 3641)

Açıklama: Melekler ilim öğrencisini sever. Bu sevgilerini ilim öğrencisinin üzerine kanatlarını germek ile ifade ederler. Meleklerin sevgisine mazhar olan biri elbette Allah Teâlâ’nın da sevgisine nail olmuştur. Âlimler için canlılar bağışlanma talebinde bulunur. Neden mi? Çünkü âlimler insanlara dünyalık ilimler de öğretirler. Denizdeki balıkların hangi dönemlerde avlanıp avlanmayacağını ilim adamları öğretir. Karadaki hayvanın avıyla ilgili helal ve haram olan durumları öğretir. Hayvanı nasıl avlayacağını, yavrulama döneminde av yapmanın uygun olmadığını, yavrusu olan hayvanların avlanmaması gerektiğini, nesli tükenmeye yüz tutmuş hayvanların avlanmasının caiz olmadığı gibi tüm bilgileri ilim adamları öğretir. Bu sayede hayvanlar da güven içinde yaşamış olurlar. İşte bundan dolayı hayvanlar bile ilim adamlarına dua eder, onun günahlarının bağışlanması için istiğfar talebinde bulunurlar.

  • Kadın ve erkek herkesin ihtiyaç duyduğu kadar ilim örenmesi gerekir.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

İlim öğrenmek her Müslüman için farzdır.  (İbni Mace 224)

Açıklama: Peygamber efendimiz öğrenmeyi sadece erkekler için tavsiye etmemiştir. Kadınların da öğrenmesi için çalışmıştır. Kadınların talebini geri çevirmeyen peygamber efendimiz sadece kadınların katıldığı bazı ders halkaları (konferans) düzenlemiştir. Hem öğretmiş hem de onların sorularına cevap vermiştir. Onlara nasihat etmiştir. (Buhari 101-102

İnsan ilimsiz, bilgisiz olamaz, kalamaz. İnsanı ilimden alıkoyan bazı durumlar olabilir. Ancak temel bilgilerden alıkoymamalıdır. İlim öğrenmenin değişik yolları vardır. Bugün örgün eğitim ve yaygın eğitim kurumları vardır. Özellikle gençlerin oluşturduğu örgün eğitim disiplinli bir şekilde bilgi edinme yollarının başında gelir. Ancak her insanın örgün eğitim alma imkânı yoktur. Bu şekilde biri de sohbetler, konferanslar, televizyon programları, okul seminerleri, cami dersleri gibi herkese açık derslere gitmelidir. Cuma vaazı, hutbesi ve benzeri programlarda da dinleyerek ilim ve bilgi edinilebilir.

Bu manayı ifade eden İbni Mesud (Allah kendisinden razı olsun) şöyle demiştir: “Ya âlim/öğretici ol. Ya öğrenci ol. Ya da dinleyici ol. Dördüncüsü olma helak olursun.” (Darimî 254)

  • Öğretmen bilmiyorum demeyi de bilmelidir.

Peygamber efendimiz Cebrail’in kıyametin ne zaman kopacağı ile ilgili sorusuna: “Sorulan soru sorandan daha bilgili değildir,” diye cevap verdi. (Buhari 50, Müslim 8)

Açıklama: İlmin ve bilginin sonu yoktur. Özellikle günümüzde birçok ilim dalı ortaya çıkmıştır. Bilgi çokluğu insanları bir veya birkaç alanda uzmanlaşmaya itmiştir. Kıraat ilminde uzman biri Hadis ilminde uzman olmayabilir. Tıp ilminde uzman olan biri Coğrafya ilminde uzman olmayabilir. Ancak kendisine yöneltilen sorularda uzman olduğu konuda cevap vermesi gerekmektedir. Bilmediği konuda cevap vermemelidir. Bilen birisine yönlendirmelidir. Hatta bazı soruların cevabını “Allah daha iyi bilir” diye vermelidir. Nitekim Firavun, Hazreti Musa’ya “Öyleyse bizden önceki (peygamber gelmemiş halkların) kimselerin durumu ne olacak?” diye sorunca Hazreti Musa: “Onun bilgisi rabbimin yanındadır. O ne yanılır ne de unutur!” diye cevap vermiştir. (Taha Sûresi 51-52) Yine bazı kimseler peygamber efendimize gelerek ona ruh hakkında soru sordular. Allah Teâlâ peygamber efendimize bu soruya şöyle cevap vermesini istedi: “De ki: Ruh, rabbimin işlerindendir. Bu konuda size çok az bilgi verilmiştir.” (İsra Sûresi 85)

Görüldüğü gibi öğretmen, ilim adamı bilgi ve birikim konusunda ne kadar bilgili olursa olsun yine de bazı soruların cevabını bilmeyebilir. Bu davranış öğrenciye de yansır ve o da bilmediği konularda bilmediğini ifade eder.

  • Öğretmen somut örnekler ve temsiller vermelidir.

Özellikle soyut olayların somut örnekler üzerinden anlatılması konunun daha anlaşılır olmasına yardımcı olur. Örneğin dünyanın şeklinin bir yumurta gibi olduğunun söylenmesi daha kalıcı bir örnektir. Peygamber efendimiz de eğitimde bunu kullanmıştır. Sahabesini eğitirken birçok defa temsil yapmış ve örnekleme yoluna gitmiştir. Buna örnek olarak şu Hadis’i verebiliriz.

“Şüpheli şeylerden kaçınan dinini ve şahsiyetini korumuştur. Ancak şüpheli şeylerden kaçınmayan kişi ise sürüsünü neredeyse düşecekleri bir sınırda otlatan çoban gibidir.” (Buhari 52)

Açıklama: Temsil sanatı Kur’an’da ve hadislerde sıkça başvurulan bir eğitim metodudur. Allah Teâlâ şirki; Sürekli birbiriyle cedelleşen iki tane efendinin sahip olduğu bir kölenin durumuna benzetmiştir. (Zümer Sûresi 29) Bu köle hangi efendisinin sözünü yerine getirse diğer efendisini memnun edemez. Şirk içinde olan kişi de böyledir. Bir ilahın dediğini yapsa diğer ilahı memnun edemez. Öğretmen bu sanatı icra ederken bilinen atasözlerinden, deyimlerden ve halk arasında meşhur olan örneklerden vermelidir. Aksi takdirde bu teşbih ve temsilin de bir anlamı olmaz.

  • Öğretmen uygulamalı eğitimle dersi canlandırmalıdır.

Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: “Nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız siz de öyle namaz kılın” (Buhari 631)

Açıklama: Peygamber efendimiz bir öğretici vasfıyla uygulamalı tüm ibadetleri ve muameleleri uygulama yaparak göstermiştir. Peygamber efendimiz Cebrail’den namaz vakitlerinin baş ve son tarafını bizzat onun gösterdiği vakitle öğrenmiş ve sahabesine de öğretmiştir. Abdest, namaz, oruç, hac gibi ibadetleri öğretirken sadece bir bilgi olarak öğretmemiştir. Bizzat uygulama yapmış ve bu uygulamayı yapan sahabelerin başından geçen sorunlar tashih etmiş, konuyla ilgili soruları da cevaplamıştır.

  • Öğretmen bilmediği hususlarda daha bilgili birine yönlendirmelidir.

Şüreyh dedi ki: Ben mestler üzerine meshin nasıl yapılacağını öğrenmek için Hazreti Aişe’nin yanına geldim. Bana dedi ki: “Ebu Talib’in oğlu Ali’nin yanına git. Ona sor. Çünkü o, Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem ile yolculuk yapardı.” (Müslim 286)

Açıklama: Bu olayda Hazreti Aişe kendisine sorulan soru hakkında bilgisi olmadığı veya yeterli olmadığı gerekçesiyle soru soran kişiyi daha bilgili birisine yönlendirmiştir. Öğrenci bazen coğrafya dersinde fizikle ilgili bir soru sorabilir. Bu durumda öğretmenin bu sorunun cevabı için öğrencisini fizik öğretmenine yönlendirmesi gerekmektedir. Bu diğer tüm branşlar için de geçerlidir.

  • Öğretmen öğrencilerin durumlarını göz önüne almalıdır.

Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar, sizler nefret ettiriyorsunuz. İnsanlara namaz kıldıran kişi hafif kıldırsın. Çünkü aralarında hasta, zayıf ve değişik ihtiyacı olanlar vardır.” (Buhari 90)

Açıklama: Peygamber efendimizin namazla ilgili bu sözü eğitim için de geçerlidir. Öğrencilerin içinde seviyesi farklı olanlar vardır. Her öğrencinin farklı bir öğrenme kabiliyeti vardır. Bazıları geç öğrenir, bazıları erken öğrenir. Öğretmen tüm öğrencilerin ortak yönünü esas alarak ders anlatmalıdır. Sadece zeki ve hızlı öğrenen öğrencileri esas almaması gerektiği gibi en zayıfı da esas alarak ders anlatmamalıdır. Ders saatlerine riayet etmeli ve teneffüse çıkarmalıdır. Çünkü aç olan, yorgun olan, tuvalet ihtiyacı olan veya dinlenme ihtiyacı olan öğrenciler olabilir. Ders ne kadar önemli olursa olsun öğrencilerin ihtiyacının önüne geçmemelidir. Nitekim namazın ne kadar önemli bir ibadet olduğu bellidir. Buna rağmen peygamber efendimiz hasta, zayıf, düşkün, ihtiyaç sahibi kimseler için namazın uzatılmamasını emretmektedir.

  • Öğrencileri bıktırmamak gerekir.

Abdullah bin Mesud dedi ki: “Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem bizim usanmamamız için haftanın belli günlerinde vaaz verirdi.”  (Müsned 3587)

Açıklama: Eğitim işiyle uğraşan birinin dikkat etmesi gereken bir husustur. İnsanlar, konuşmacı kim olursa olsun bir müddet sonra bıkkınlık gösterir. Peygamber efendimiz bile bu endişeyi taşımış, bundan dolayı haftanın belli günlerini vaaz ve irşat için ayırmıştır. Öğretmen de buna benzer bir taktik geliştirmelidir. Öğrencileri bıktırmamak için elinden geleni yapmalıdır. Bu sayede daha kaliteli ve özlenen bir ders yapmış olur.

  • Öğretmen nerde durması gerektiğini öğrencilerden anlamalıdır.

Hasan Basri şöyle demiştir: İnsanlar size yüzleriyle baktıkları sürece onlara anlatın. Yüzlerini çevirmeye başladıkları zaman bilin ki, bir ihtiyaçları ortaya çıkmıştır. (Darimî 463)

Açıklama: Hasan Basri’nin bu tavsiyesi eğitimciler için bir rehberdir. İnsanlar ilgi gösterdikleri yere bakar. Sıkılınca da yüz çevirir. Öğrenciler de derse ilgi duyunca hocanın yüzüne bakar, hocayı takip eder, not alır. Ancak ilgi azalınca sağa sola bakar, bir şeyler karalar. Dalar gider. Hocanın böyle olduğu durumlarda dikkatli olması lazım. Özellikle de seminer, konferans, panel gibi etkinliklerde buna dikkat etmek lazım.

Murat PADAK

Şanlıurfa İbrahim Halilullah Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz