Murat Padak | Kişisel Web Sayfası

Kurandan Gençlere Mesajlar

Kurandan Gençlere Mesajlar

Kuran’da Genç

Mağaradaki Gençler/Ashabı Kehf

Kuranda Kehf sûresinin ana konusu iman eden gençlerdir.

Rivayetlere göre Roma imparatorluğunda gizli bir şekilde Hz. İsa’nın öğretileri konuşulur. Saray erkânından bazı gençler arayış içerisinde olduklarından dolayı bu öğretileri kısa zamanda kabullenirler. Sonrasında baş kaldırır ve şehri terk etmek zorunda kalırlar. Bir mağarada gizlenen gençler, uyandıklarında ertesi gün olduğunu zannederler. Ama aslında üç yüz yıldan daha fazla bir zaman kalmışlardı mağarada. Kehf Sûresinin ilk kıssası ve ana konusu da budur.

Kehf Sûresindeki gençlerle ilgili bazı hikmetler:

Gençler mağaraya sığınıp şöyle dediler: Rabbimiz, bize kendi katından bir rahmet ver ve bizi bu işimizde doğru bir sonuca kavuştur![1]

Fitneden uzak durmak gerekir. Fitne sarayda ise saraydan uzak durmak gerekir. Fitne işyerinde ise işyerinden uzaklaşmak gerekir. Fitne arkadaşlardan ve tanıdıklardan geliyorsa onlardan uzak durmak gerekir. Fitneden kaçarken kendimize kalacak bir yer de temin etmek gerekir. Bu bazen bir kurs olur, bazen bir öğrenci evi olur, bazen dernek olur, bazen yurt olur. Bazen bir dostun yeri olur. Bazen de bir akraba olur. Fitneden kaçmak ve Allahtan yardım istemek gerekir. Sadece kaçış önemli değildir. Gidecek yer olmadığı zaman yeni fitneler muhakkaktır.

Onlar Rablerine iman etmiş bazı gençlerdi. Biz de onların hidayetini artırdık.

Biz onların kalplerini sağlamlaştırdık. Kalktılar ve şöyle haykırdılar: “Bizim rabbimiz göklerin ve yerin rabbidir. Ondan başkasına ilah diye tapmayız. Eğer böyle yaparsak hak yoldan sapmış oluruz”[2]

Onlar iman etmişti. Onlar gençti. Ayeti Kerime’de genç oldukları özellikle vurgulanır. Sûre içinde onlardan bahsedilirken hep gençler diye bahsedilir. Genç olduklarına vurgu yapılması önemlidir. Zira gençler birçok nimeti ve fırsatı teperek, geride bırakarak iman etmişlerdi. Gençliklerini yaşayıp; yaşlanmayı umarak iman etmeyi geciktirmediler. Anı yaşadılar ve o anda iman ettiler.

Gençler! Geciktirmeyin, ertelemeyin, gücünüzü ve aklınızı heder etmeyin! İman sorumluluktur. İman bazı fırsatları kaçırmaktır. Gençliğin etrafında dolaşan şehevani arzuları terk etmektir iman.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kıyamet gününde gölge olmayan bir anda Allahın gölgesinde bekleyen yedi sınıf insanı sayarken bunlardan birisinin “Allaha ibadet ederek büyüyen genç”[3] olduğunu vurguluyor.

Bu ayetler gençlere teselli olmalı ve ilham vermelidir. Kuran, gençleri ihmal etmemiş, onların imanına vurgu yapmış, imanlarının gereğini yerine getirmek için yaptıkları mücadeleyi anlatmıştır.

Onlar uykudan uyanınca şöyle dediler: “Biriniz şu paraları alsın ve şehre gitsin. Hangi yiyecek en temiz ise onu alsın getirsin. Dikkatli ve kibar davransın, kimseye kendisini hissettirmesin!”[4]

Uzun yıllar uykuda kalan gençler bu gerçeğin farkına varmamıştı henüz. Ertesi gün olduğunu zannetmişlerdi. Mağarada biraz daha kalmaları gerektiği için içlerinden birisini şehre göndermeye karar verdiler. Şehre gidecek olan genç temiz yiyecek almakla sorumlu tutulmuştu. Ayette özellikle buna vurgu yapılır. “En temiz yiyecek hangisi ise onu alsın.” Haram olmasın, pis olmasın, hırsızlık malı olmasın, hile malı olmasın. Temiz olsun, en temiz olsun!

Gençler, sigarada uzak durun! Sigara temiz değildir, en temiz değildir, hiç temiz değildir. Birisini bir şeyler almak için gönderirken: “Gelince bir paket de sigara al!” demeyi bırakın artık. Ashabı Kehf’in/mağara dostlarının ahlakını sergileyin ve sadece temiz şeyler tüketin.

Gençler, dikkatli ve kibar olun! Öncelikle anne ve babanıza, kardeş ve akrabalarınıza, komşu ve arkadaşlarınıza, tanıdık ve tanımadık herkese karşı kibar olun. Nazik olun, incitmeyin. Yoksa insanların dikkatini gereksiz yere çekmiş olursunuz. Bugün negatif anlamda dikkatlerini üzerinize çektiğiniz kimselere yarın hizmet için, davet için gittiğiniz zaman eli boş dönersiniz.

            Putları kıran genç İbrahim

Tanrılarımızı kim bu hale koydu? Kim yapmışsa o kendisine yazık edenlerden oldu, dediler.

“Bir gencin bu putların hakkında konuştuğunu duymuştuk; adı İbrahim’di herhalde!”[5]

İbrahim peygamber daha gençken bir gerçeği fark etmişti. Kendilerine tanrı diye tapınılan nesnelerin, heykellerin ve putların sahte olduğunu ve kendilerini dahi korumaktan aciz olduklarını görmüştü. Topluma iyi bir ders vermeyi planlayan İbrahim, kimsenin olmadığı bir zamanda putların olduğu mabede girmiş ve en büyük put hariç diğerlerini kırmıştı. Öncesinde toplum içinde putlar hakkında konuşmuş; insanlara gerçeği anlatmak istemişti. Ama insanlar onu dinlemek istememiş ve tanrı diye taptıkları putların güçlü ve kendilerini savunabileceklerini iddia etmişlerdi. Zira insanlar, bilmedikleri korkulara sahipti. Neden korktuklarını bilmiyorlardı. Tanrıların insanları cezalandırdığını düşünüyorlardı. Putlardan geçimini sağlayanlar da insanları bununla korkutuyordu. Sahte tanrılar adına insanlara telkinlerde bulunuyor, insanların emeklerini çalıyorlardı. İbrahim putları kırınca tüm foyaları ortaya çıkmıştı.

En büyük putu neden kırmadı?

Tanrıların kendi aralarında kavga ettiklerini göstermek istemişti İbrahim. İnsanlar bunların taş olduğunu, kıpırdayamadıklarını söyleyince İbrahim: “Öyleyse kendisini korumaktan aciz, konuşamayan, diğer tanrılara mağlup olan tanrılar da neyin nesi?” dedi.

İbrahim tek putu kırmadı. Zira yeryüzünde tek ilah vardı. Eğer taşlardan ilahlar varsa o bile birden fazla olamazdı. Olmamalıydı. İnanç tevhit üzerinde olmadı mı şirk inanç olmaktan çıkıyordu. Ama insanlar tek ilah inancına o kadar uzaktı ki, tek puta dahi tahammül edemedi.

İbrahim: “Belki büyükleri diğer putları kırmıştır” dese de insanlar buna inanmadı. Hâlbuki önlerinde güzel bir fırsat vardı. En büyük, en güçlü, en otoriter tanrı put ortaya çıkmış ve İbrahim’in putları kırdığı ispat edilememişti. Ama işin başında bundan geçinen kimseler bu meseleyi insanlara izah etmekte güçlük çekecekleri için suçu İbrahim’e yıktılar.

Evet, bu suçu İbrahim işlemişti. Büyük bir hakikati ortaya çıkarmak için! Tevhit inancı dışında her türlü inanç batıldır. Kendisini savunamayan her put kırılmaya, tozlanmaya, çürümeye, paslanmaya, yıkılmaya, yakılmaya mahkûmdur.

Gençler, önce içinizdeki putları yıkın! Futbol putlarını, şarkıcı putlarını, kariyer putlarını, siyaset putlarını, maişet putlarını, endişe putlarını, makam putlarını, gösteriş putlarını ve sizi dünyaya mahkûm eden tüm putları yıkın!

[1] Kehf Sûresi 10

[2] Kehf Sûresi 13, 14

[3] Buhari 1423

[4] Kehf Sûresi 19

[5] Enbiya Sûresi 59-60

Murat Padak

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz