Murat Padak | Kişisel Web Sayfası

Mealcilere bazı sorular

Mealcilere bazı sorular
Mealciler hazreti peygamberin sadece elçi olduğu iddiasından yola çıkarak onun hüküm koyma gibi bir hakkının olmadığını söylerler. Onlara göre elçi, elçilik yaptığı makam adına teşri yapamaz. Sadece elçi kelimesinin manasından yola çıkarak böyle bir sonuca varıyorlar.
Şimdi bazı sorular sormak istiyorum. Madem elçinin herhangi bir müdahalesi yoksa ya da olmadıysa bu soruların cevabını bekliyorum.
1- Allah ile tanışmak, onunla müşerref olmak o tarihlerde dünyadaki herhangi birine de verilebilirdi. Mesela o tarihlerde güçlü olan roma kralı veya sasani kralına veya Çin kralına da verilebilirdi. Bu krallar Allah ile müşerref oldukları için yetkilerini, nüfuzlarını ve güçlerini kullanarak İslamı çok kısa bir sürede her tarafa ulaştırabilirlerdi. Ancak böyle olmadı. Hiçbir nüfuzu olmayan uzak bir diyarda, kimi kimsesi olmayan birine bu görev verildi. Neden o?
Mekkeli müşriklerin böyle bir talebi olmuştu zaten.
(وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا الْقُرْآنُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ)
Dediler ki: Bu Kuran iki şehirden azametli bir adama indirilmeli değil miydi? Zuhrûf suresi 31
Onlar da diyordu ki: Madem Allah bir tebliğ yapıyor o zaman bunu daha yetkili birinin elinden yapması lazım.
2- Kendisine tebliğ görevi verilen Hazreti Peygamberin hiç mi rolu yok. Namaz emri geliyor gidip yahudi veya hıristiyanlardan öğreniyor, hac emri geliyor gidip müşriklerden öğreniyor, zekat emri geliyor gidip Romalı muhasebecilerden öğreniyor, faiz yasağı geliyor gidip onu sasanilerden öğreniyor, evlilikle ilgili icmali hükümler geliyor gidip onu İsviçre medeni hukukundan öğreniyor vb. Yani bunu mu demek istiyorsunuz?
3- Kuran’dan bunu anladım, şu sonuca ulaştım, şu haramdır, şu farzdır gibi sözleriniz var. Peygamber elçi idi. Onun böyle bir hakkı yoktu. Peki siz elçinin elçisinin elçisinin elçisi bile değilsiniz. Sizin neden böyle bir hakkınız oluyor? Mealci hocaların Kuran’dan yola çıkarak çıkardıkları bir sürü hüküm var. Madem elçisiniz size bu hakkı kim verdi?
4- “Biz sana Kuran’ı insanlara açıklayasın diye indirdik.” (Nahl Sûresi 44) Hazreti peygamberin hiçbir açıklaması olmamış mı? Sadece Kuran ayetlerini Kuran ayetleri ile mi tefsir etmiş? Eğer sadece bunu yapmışsa siz neden bir ayeti saatlerce başka hiçbir ayet kullanmadan yapıyorsunuz? Eğer Kuran’ı kendisi de tefsir etmişse onun tefsiri neden kabul değil de sizin ki kabul oluyor?
5- İbadetlerin çoğunluğu yaşanarak bize ulaştı. Yüz yıl önceki kitapta da namaz aynı, bin yıl önceki kitapta da namaz aynı şekilde izah edilmiştir. Aynı şekilde uygulanarak geldiği için, sadece namaz değil diğer karşı çıktığınız yüzlerce konu da aynı şekilde halk tevatürü ile gelmiştir. Bin yıl önceki kitapta da erkeğin altın ve ipek kullanması haram diye geçer daha eski kitaplarda da öyle geçer.
Bunun yanında bir de uygulanarak da tüm Müslüman toplumlarda altın ve ipek elbiseden erkekler kaçınmıştır. Size göre sadece bir kaç hadis ile bu hüküm belirlenmiştir. Halbuki bu hüküm yazıdan çok uygulanarak günümüze ulaşmıştır. Madem namazın uygulanarak geldiğini kabul ediyorsunuz kadınların adetli iken oruç tutmamaları ve namaz kılmamalarını neden uygulanarak geldiği halde kabul etmiyorsunuz?
Esas soru şu: Dünyada hangi İslam ülkesi, hangi müslüman topluluk, hangi mezhep kadının bu hallerinde namaz kılacağını veya oruç tutacağını, erkeğin altın ve ipek kullanabileceğini yaşayarak günümüze ulaştırmıştır? Mezhep dayatması diyerek geçiştirmeyin.
Dünyada bir çok Müslümanın alkol tükettiği, zina yaptığı ve her türlü pisliği yaptığı ortadadır. Halbuki bu yasaklar Kuran yasağıdır. Ve her Müslüman bunu bilir. Bilmesine rağmen de yapar. Nasıl oluyor da Kuran’ın açık hükümlerine uymayan insanlar mezhep dayatmasına maruz kalmış diyorsunuz? Evet, bu yasakları çiğneyen de var. Ama onlar da bunun yasak olduğunu bildikleri halde yapıyorlar.
6- Bu nasıl bir zihniyet? Kuran’ı peygamber dışında herkes tefsir edebiliyor. Kendi yazdığınız tefsirler ortada. Ama ilk tefsirlerden günümüze kadar ki tüm tefsirlerin ortak paydalarına bile karşı çıkıyorsunuz? İbni Kesir’de geçen tefsir Taberi’de de geçiyor. Orda geçen Tefsir Müslim’de de geçiyor. Orda geçen tefsir Buhari’de, Müsned’de, Şafii’de, İmam Malik’te ve diğer en eski eserlerde de geçiyor. Bunların hepsi uydurulmuş din ama sizinki indirilmiş din öyle mi?
Sizinle Kuran arasında 1400 yıl gibi uzun bir zaman var. Hatırlatayım dedim.
7- Ebû Hanife hadisleri Kuran’a arz ediyordu diyorsunuz. Peki, gerçekte Ebû Hanife’yi takıyor musunuz? Onun ilkesini delil olarak kabul ediyorsunuz ama onun mezhebini yerden yere vuruyorsunuz? Ebû Hanife’ye göre şefaat hak, mizan hak, mehdi ve deccal hak, kadın adetli iken namaz kılamaz, oruç tutamaz, ipek ve altın erkeğe haram vb. Bunlardan karşı çıkmadığınız hangisi var? Alın size Ebû Hanife? Aslında Ebû Hanife’yi kabul ettiğiniz yok. Öyle iş olsun diye onun adını kullanıyorsunuz!
Murat PADAK
Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz