Murat Padak | Kişisel Web Sayfası

Otuzuncu cüz

Otuzuncu cüz

Kuranı tanıyalım (30)

Otuzuncu cüz 

Bu cüzde Nebe, Naziat, Abese, Tekvir, İnfitar, Mutaffifin, İnşikak, Buruc, Tarık, Âla, Ğaşiye, Fecr, Beled, Şems, Leyl, Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadr, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia, Tekasür, Asr, Hümeze, Fil, Kureyş, Maun, Kevser, Kafirun, Nasr, Mesed, İhlas, Felak ve Nas sûreleri yer alır. Beyyine, Zilzal ve Nasr Sûreleri Medine’de, diğerleri de Mekke’de nazil olmuştur.

Nebe Sûresi 

Nebe, haber demektir. Buradaki haberden maksat kıyametin haberidir. Sûreyi üç bölümde incelemek mümkündür.

1-16 ayetler arasında kıyametin kopmasından şüphe duyanlara “ileride farkına varacaklar” ikazı yapıldıktan sonra Allah teâlânın varlığının delillerinden bazıları anlatılır. Yerin bir döşek gibi yaratıldığından, dağların yere sağlamlık kazandırmak için çivi gibi çakıldığından ve türlü türlü nimetlerin yaratıldığından bahsedilir.

17-30 ayetler arasında kıyametin kopma şeklinden ve cehenneme girenlerin karşılaşacağı dehşetli manzaralar anlatılır.

31-40 ayetler arasında ise cennete girenlerin göreceği nimetler ile Allah teâlânın huzurunda izin almadan kimsenin konuşamayacağından ve hesap günü geldiğinde kafirlerin toprak olmayı isteyecekleri anlatılır.

Naziat Sûresi

Naziat, zorla çekip çıkaran demektir. Bunlar kafirlerin canlarını zorla çekip çıkaran ölüm melekleridir.

1-14 ayetler arasında Allah teâlânın verdiği görevleri yerine getiren meleklerin vazifelerinden ve kıyametin kesinlikle kopacağından bahsedilir.

15-26 ayetler arasında Hazreti Musa’dan ve iman etmeyen firavundan bahsedilir. Firavun kendisini ilah olarak görecek kadar ileri gitmesine rağmen Allah teâlâ onu uyarmak için Peygamber göndermiştir.

27-46 ayetler arasında Allah teâlânın yüceliğinden, kıyametin kopacağından ve kıyametin kopma gününün Allah’tan başka kimse tarafından bilinmediğinden ve cehennemin dehşetli bir yer olduğundan bahsedilir.

Abese Sûresi

Abese, yüzünü astı, eşitti demektir. Hazreti peygamberin uyarıldığı sûrelerden biridir.

1-16 ayetler arasında hazreti peygamberin uyarılması anlatılır. Rivayetlere göre peygamber efendimiz Mekke’nin ileri gelenleri ile bir mecliste otururken âma olan Abdullah b. Ümmü Mektum Rasûlullah’a seslenir. Peygamber efendimiz Mekke’nin ileri gelenlerini hep bir arada bulamadığı için yüzünü o eşitir ve meclise döner. Bunun üzerine Allah teâlâ peygamber efendimizi uyarır.

17-32 ayetler arasında insanın nankör olduğu anlatılır. Zira o yoktan var edilmiş ve kendisine türlü nimetler verilmiş, yine de nankörlük etmiştir.

33-42 ayetler arasında kıyametin kopmasından ve koptuktan sonra aile fertlerinin birbirlerinden kaçmaları anlatılır. Bazı yüzlerin ak bazı yüzlerin ise kara olacağı da anlatılır.

Tekvir Sûresi

Tekvir, güneşin ışığının ve enerjisinin alınıp dürülmesi demektir.

1-14 ayetler arasında kıyametin kopma şeklinden bahsedilir. Güneşin ışığının alınması, yıldızların dökülmesi gibi. Ayrıca diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına Allah teâlâ “Neden gömüldüklerini soracak” onları gömenleri muhatap bile almayacak.

15-29 ayetler arasında Allah teâlâ yeminli ifade ile Kuran’ın değerli olan Cebrail aracılığıyla gelen bir kitap olduğu, onun şair ve kahin sözü olmadığı ve dileyenin öğüt alacağı anlatılır.

İnfitar Sûresi

İnfitar, parçalanma/yarılma demektir.

1-19 ayetler arasında önce kıyametin kopma esnasında vuku bulacak bazı gök ve yer olaylarından sonra insanın hiçbir şey değilken Allah’a meydan okumaya iten sebebin ne olduğu sorulur. Ardından din gününde kimsenin kimseye hiçbir fayda veremeyeceği anlatılır.

Mutaffifin Sûresi

Mutaffifin, ticarete dolandırıcılık katan kişi demektir.

1-6 ayetler arasında ölçü ve tartıda hile yapanların Allah teâlânın huzuruna toplanıp hesap vereceği anlatılır.

7-17 ayetler arasında facirlerin, günahı işlemekten utanmayanların siccin isimli cehenneme atılacağı anlatılır. Allah teâlânın cemalinden mahrum edilecekleri anlatılır.

18-36 ayetler arasında iyilerin nimetler içinde olacakları, zira dünyada kafirlerin alaylarına maruz kaldıkları ve sabrederek cenneti hak edişleri anlatılır.

İnşikak Sûresi 

İnşikak, yarılma demektir. Burada göğün yarılması anlamındadır.

1-15 ayetler arasında kıyametin kopması esnasında vuku bulacak göğün yarılması, yerin yayılması ve insanın eninde sonunda Rabbine kavuşması, hesap kitabı sağdan verilenlerin kolaylık göreceği, kitabı soldan verilenlerin ise zorluk çekeceği anlatılır.

16-25 ayetler arasında Allah teâlâ bazı zamansal olaylara yemin vurgusu yaptıktan sonra insanın ahiret gününde halden hale gireceğini belirtir. Bazı kimselerin iman etmekten imtina ettiği, bazılarının ise iman ettiği vurgulanır.

Buruc Sûresi 

Buruc, gökteki yıldızlar grubuna denir. Burc kelimesinin çoğuludur.

1-11 ayetler arasında ateş çukuruna atılan müminlerin ve onlara bu azabı reva gören kafirlerin durumundan bahsedilir.

12-22 ayetler arasında Allah teâlânın azabının çetin olduğundan, onun affeden ve seven olduğundan, arşın sahibi olduğundan ve dilediğini yaptığından bahsedilir.

Tarık Sûresi 

Tarık, delip geçen yıldız demektir.

1-17 ayetler arasında insanın kendi yaratılışına bakması gerektiği, Allah’ın huzurunda hiçbir gücün onu korumayacağı ve tuzak kuranlara Allah teâlânın fırsat verdiği zira tuzakları boşa çıkaranın Allah olduğu anlatılır.

Âla Sûresi 

Âla, en yüce demektir.

1-19 ayetler arasında Allah teâlânın yüceliğinden, öğüdün Allah’tan korkana fayda vereceği, eşkıya ruhlu kimseye fayda vermeyeceği ve dünya hayatı yerine ahiret hayatının daha tercihe şayan olduğu anlatılır.

Ğaşiye Sûresi 

Ğaşiye, kaplayan, örten demektir. Her tarafı kuşatacak olan kıyamet anlamındadır.

1-16 ayetler arasında kıyamet günü geldiğinde yüzlerin korkudan donup kalacağı, dünya hayatını boş şeyler ile dolduran kimsenin cehenneme atılacağı ve bazı yüzlerin çok güzel olacağı, cennet nimetlerine kavuşacağı anlatılır.

17-26 ayetler arasında Allah teâlânın varlığının delillerinden bazıları anlatılır. Devenin yaratılışı, göklerin ve yerin yaratılış şekilleri anlatılır. Son olarak da peygamber efendimize hitaben: “Sen onların üzerine zorba değilsin. Dileyen iman eder dileyen etmez, onların hesabının Allah’a ait olduğu vurgulanır”

Fecr Sûresi 

Fecr, sabah namazı vakti aydınlığı demektir.

1-14 ayetler arasında Allah teâlâ bazı zamansal olaylara yemin eder. Ardından akıllarını kullanamadıkları için helak edilen kavimlerden bir kaç tanesi anlatılır. Kendisinin daima gözetleme yaptığı vurgusu yapılır.

15-30 ayetler arasında insanın nimet kazandığı zaman kendisine değer verildiğini, nimet elinden alındığı zaman ise nankörlük yaptığı anlatılır. İnsanın kıyamet koptuktan sonra aklını başına alacağı ama bunun da fayda vermeyeceği vurgusu yapılır. Ardından mütmain nefsin razı olunmuş bir şekilde cennete gireceği söylenir ve Sûre biter.

Beled Sûresi 

Beled, şehir demektir. Burada Mekke şehri anlamındadır.

1-20 âyetler arasında öncelikle kendisini yenilmez zanneden insanın da yenileceği anlatılır. Sonra akabe’nin ne olduğunun cevabı verilir. Son olarak da hesap kitaplarını sağdan veya soldan alanların durumuna değinilir.

Şems Sûresi 

Şems, güneş demektir.

1-15 âyetler arasında Allah teala bazı zamansal olaylara yemin ettikten sonra insana iyiliğin de kötülüğün de ilham edildiğini anlatır. Ama insan iyi olmak yerine kötü olmayı tercih etti. Son olarak da Salih peygamberin mucizesi olan deveyi kesenlerin karşılaşacağı ceza söylenir.

Leyl Sûresi 

Leyl, gece vakti demektir.

1-21 âyetler arasında Allah teala bazı zamansal olaylara yemin ettikten sonra insanların değişik işler yaptığını belirtir. Bazıları kötülük yapmayı huy edindiği için ona kötülük yapmak kolay gelir. Bazıları da iyi olmayı huy edindiği için ona iyilik yapmak kolay gelir.

Duha Sûresi 

Duha, kuşluk vaktinin başlangıcıdır.

1-11 âyetler arasında Allah teala bazı zamansal olaylara yemin ettikten sonra peygamber efendimizi yalnız bırakmayacağını belirtir. Sonra peygamber efendimizin de yapmasını istediği bazı davranışları hatırlatır.

İnşirah Sûresi 

İnşirah, gönül rahatlığı demektir.

1-8 âyetler arasında Allah teala peygamber efendimize ihsan ettiği bazı nimetleri hatırlatır. Her zorluğun içinde bir kolaylığın olduğu iki defa vurgulanır ve daima Allah’a yönelinmesi gerektiği ifade edilir.

Tin Sûresi 

Tin, incir demektir. İncirin kendisi ya da yetiştiği yer kast edilmiştir.

1-8 âyetler arasında incir, zeytin, Sina dağı ve Mekke’ye yemin edildikten sonra insanın en mükemmel şekilde yaratıldığı; iman eden ve salih amel işleyenler hariç insanların cehennemin dibine girecekleri vurgusu yapılır.

Alak Sûresi 

Alak, kan pıhtısı demektir.
1-19 âyetler arasında kandan yaratılan insanın okuması gerektiği, ancak insanın kendisini ilahtan müstağni gördüğü ve Allah’a meydan okuduğu anlatılır. Allah teala da bu meydan okumaya cevap verir ve cehennem zebanileri ile bu meydan okuyanları karşılayacağını belirtir.

Kadr Sûresi 

Kadr, değer demektir.

1-5 âyetler arasında kadir gecesinin değerinden ve değerini neden aldığından bahsedilir.

Beyyine Sûresi 

Beyyine, kesin bilgi demektir.

1-8 âyetler arasında ehli kitabın kesin delillere rağmen inatları ve kıskançlıkları nedeniyle iman etmedikleri anlatılır. Sonra müminlerin yer yüzünün en hayırlı canlısı olduğu, kafirlerin ise en kötü canlısı olduğu vurgulanır.

Zilzal Sûresi 

Zilzal, deprem demektir.

1-8 âyetler arasında kıyamet öncesi vuku bulacak olan deprem ve sonuçlarından bahsedilir. Bu deprem tüm dünyayı yok edecek ve en ufak iyiliği ya da kötülüğü olan insan bunun karşılığını mutlaka görecektir.

Adiyat Sûresi 

Adiyat, koşan atlar demektir.

1-11 âyetler arasında Allah teala atlı süvarilerin savaş durumlarını anlattıktan sonra insanın rabbine karşı çok nankör olduğu ve kendisinin de buna şahit olduğu anlatılır.

Karia Sûresi 

Karia, ansızın gelen demektir.

1-11 âyetler arasında ansızın gelecek olan kıyamet ve sonrasındaki hesap verme olayı anlatılır.

Tekasür Sûresi 

Tekasür, çoklukla övünme demektir.

1-8 âyetler arasında çoklukla övünmenin kötü bir ahlak olduğu ve her nimetin hesabının sorulacağı vurgusu yapılır.

Asr Sûresi 

Asr, zaman dilimi demektir.

1-3 âyetler arasında iman edenler, salih amel işleyenler, sabrı ve hakkı tavsiyeleşenler hariç herkesin zararda olduğu vurgulanır.

Hümeze Sûresi 

Hümeze, yüz hareketleri ile küçümsemek, alaya almak demektir.

1-9 âyetler arasında insanın onuruna yakışmayacak şekilde onunla sesli veya sessiz alay etmenin ne kadar büyük cezalara sebep olacağı anlatılır.

Fil Sûresi 

Fil, malum hayvandır.

1-5 âyetler arasında peygamber efendimizin doğumundan önce vuku bulan Fil olayı anlatılır.

Kureyş Sûresi 

Kureyş, peygamber efendimizin de içinde bulunduğu üst kimlik kabiledir.

1-4 âyetler arasında Kureyş kabilesine verilen güvenlik ve ekonomik zenginlik nimeti anlatılır. Bu nimetlerin karşılığında ise onlardan ibadet etmeleri istenir.

Maun Sûresi 

Maun, küçük yardım demektir.

1-7 âyetler arasında ibadetin içine riyanın karışmaması gerektiği ve yardımseverlik vurgusu yapılır.

Kevser Sûresi 

Kevser, bolluk demektir.

1-3 âyetler arasında peygamber efendimizin şahsı manevisinin Allah teala tarafından korunmuş olduğu anlatılır. Ona söz ile dahi dokunanın mutlaka karşılığını göreceği vurgulanır.

Kafirun Sûresi 

Kafirun, kafirler demektir.
1-6 âyetler arasında kafirlerin dinlerinden uzak durulması gerektiği anlatılır.

Nasr Sûresi 

Nasr, yardım ve zafer demektir.

1-3 âyetler arasında peygamber efendimize, Allah’tan gelen yardım ne kadar büyük olursa olsun daima istiğfar ve tevbeyi bırakmaması gerektiği anlatılır.

Tebbet Sûresi 

Tebbet, ellerin kuruması anlamında beddua olarak kullanılır.

1-5 âyetler arasında peygamber efendimize sürekli sıkıntı çıkaran Ebu Leheb ve karısının beraberce cehenneme gireceği anlatılır.

İhlas Sûresi 

İhlas, arındırma demektir. Burada Allah’a olan imanı şirkten arındırma anlamına gelir.

1-4 âyetler arasında Allah tealanın tek ilah olduğu, kimseye muhtaç olmadığı, kimsenin babası ya da evladı olmadığı ve kimsenin ona denk olmadığı anlatılır.

Felak Sûresi 

Felak, yarılma demektir. Burada sabahın geceden yarılarak çıkması anlamındadır.

1-5 âyetler arasında her türlü yaratığın şerrinden sabahın rabbine sığınılması gerektiği anlatılır.

Nas Sûresi 

Nas, insan demektir.

1-6 âyetler arasında her türlü maddi ve manevi sıkıntıdan, nazardan, büyüden Allah’a sığınılması gerektiği anlatılır.

Not: Yazan Murat Padak 
Şanlıurfa İbrahim Halilullah Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi 

Ticari amaçlar dışında kitapçık olarak çoğaltılmasına izin veriyorum. Ancak ticari amaçla basılmasına asla müsaade etmiyorum.

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz